Genel

Ziyaret Zamanı

Pazartesi gününden Cumartesi gününe kadar sabah saat 10:00'dan öğleden sonra 17:00'a kadar açıktır.

Ziyaret Aralığı

Gezi yaklaşık 2 saat sürmektedir.

Yaş aralığı

Yaş aralığı yoktur.

Ulaşılabilirlik

Danışma masası ile iletişim kurunuz.

Konum

Buckingham Palace

Address
Telephone:
Email

Panoramik

Hakkında

Peygamber efendimizin mensub olduğu kabîlenin adı. Peygamber efendimizin on birinci babası olan Kureyş`in (Fihr ibni Mâlik`in) çocukları ve torunları. Allahü teâlâ, İbrâhim aleyhisselâmın oğullarından İsmâil`i seçti. İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını seçti. Kinâneoğullarından Kureyş`i seçti. Kureyş`ten Hâşimoğullarını seçti. Hâşimoğullarından Abdülmuttaliboğullarını seçti. Abdülmuttaliboğullarından da beni seçti. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim) İsmâil aleyhisselâmın torunlarından olan Adnân`ın oğulları arasında Mudar ve Rebîa meşhûr oldu. Mudar oğullarından; Kinâne, Kureyş, Hevâzin, Sakîf, Temim, Müzeyne kabîleleri meydana geldi. Bunlardan Kureyş, Mekke`de yerleşmekle ayrıca şeref kazandı. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) Peygamber efendimizin babası Abdullah, Kureyş kabîlesinin Hâşimoğulları kolundan, annesi Âmine Hâtun ise, Kureyş kabîlesinin Zühreoğulları kolundandır. Yâni baba ve anne tarafından Kureyşîdir. (Zerkânî, Abdülhak-ı Dehlevî) Arablar arasında cömertlik üstün bir vasıf olarak kabûl edilirdi. Hac mevsiminde Mekke`ye gelen misafirlerin ağırlanması ile Kâbe hizmetlerine önem verilirdi. Özellikle Kureyş kabîlesi bu hizmetlerin kendisine âit olduğunu kabûl eder ve bunu şeref sa yardı. Kureyş kabîlesi bu hizmetleri şerefle ve severek yürütürdü. (Nişâncızâde) Seyyid Mahmud-i Kebir Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinin Kayabaşı Köyü’nde mezarı bulunan Hacı Kureyş’in evlatlarındandır. Miladi 1200 yıllarından önce baba ocağı olan Gaziantep’ten ayrılarak Tunceli’nin Mazgirt ilçesi yakınlarındaki Perisuyu Vadisi’ndeki Çelekeş (Çelekas) köyüne gelir ve oraya yerleşir. Sonra, Perisuyu Vadisi’nde başak bir düzlükte bulunan tarlanın içindeki bir kayayı oyarak bir kişinin kalabileceği ve ibadet yapabileceği bir yer hazırlar. Kışın zemheri ayında buraya giderek 40 gün hiçbir şey yemeden ve içmeden ibadet yapıp çile doldurur. Çelekeş Köyü’ndeki bu mübarek mekan önceleri yöre halkı tarafından ziyaret edilmekteydi. Lâkin, çile mekanının Keban Barajı’nın yapılmasının akabinde baraj gölünün içinde kalmasıyla mekanın taşları yöre halkı tarafından baraj sularının ulaşamayacağı yüksek bir tepeye yerleştirilmiştir. Günümüzde bu taşlar yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir.

Landscape photo of the Green Drawing Room in Buckingham Palace; royal gold and red carpet, green panelled walls with large portraits hanging, high ceilings decorated in gold, green and gold furniture in the room

Seyyid Mahmud-i Kebir’in Alaattin Keykubat ile Tanışması

Anadolu Selçuklu Devleti’nin sultanı Alaattin Keykubat, Hicri 641- Miladi 1225 yılında başkent Konya’dan ayrılarak kışı geçirmek için geçmişte Elazığ-Palu’ya, şimdi ise Tunceli-Mazgirt’e bağlı olan Bağın Kalesi’ne gider. O dönemde Bağın çok güzel bir yerleşim yeridir (Bu bilgiyi Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinden öğreniyoruz.). Sultan Alaattin halktan yöre ile ilgili bilgi alırken kendisine Perisuyu Vadisi’ndeki Çelekeş köyünde çok keramet sahibi bir erin olduğu söylenir. Sultan bu eri görmek ister. Sultanın korumaları Seyyid Mahmud-i Kebir’i almak için Çelekeş köyüne giderler ve onu Sultan Alaattin’in huzuruna davet ederler. Seyyid Mahmud-i Kebir sultanın yanına gitmeyeceğini söyler. Ancak, zemheri ayında her yer buzlarla kaplı olduğu halde mübarek keramet göstererek elini buz tutan Perisuyu’na koyarak yeni yeşermiş domates, biber, salatalık, kavun, karpuz gibi taze sebze ve meyveleri dallarıyla birlikte korumalara verip sultana gönderir. Bu olay 3 defa tekrar eder. Dördüncü seferde korumalar zor kullanarak Seyyid Mahmud-i Kebir’i sultanın huzuruna götürürler. Alaattin Keykubat huzuruna getirilen Seyyid Mahmud-i Kebir’e “Sen büyücüymüşsün ve büyü yapıyormuşsun!” der. Seyyid Mahmud-i Kebir “Haşa, ben büyücü filan değilim. Ben seyid-i saadet evlad-ı resulüm ve Ehlibeyt soyundanım. Neslimizde büyücü yoktur.” der. Bu konuşmalardan sonra sultan Alaattin Keykubat “Madem sen Ehlibeyt soyundanım diyorsun, bunu ispatla.” der. Sonrasında ekteki soy seceresinde adı geçen meşhur ateş olayına binaen kerametin ispatlanması için Seyyid Mahmud-i Kebir fırına girer ve olaya tanıklık etmesi için de sultanın terzisi (çuhadarı) Mehmet’i yanında götürür. Saatler sonra ateş söner. Seyyid Mahmud-i Kebir saçı sakalı buz tutmuş ve bembeyaz olarak ateşten çıkar. Keramete tanıklık eden halk Seyyid Mahmud-i Kebir’e “Derviş Beyaz” lakabı takar. Terzi Mehmet de üstü başı ateş külü rengine bürünmüş olarak fırından çıkar ve yine halk ona “Derviş Gevr” lakabını takar. Gevr kelimesi Zazaca ve Kürtçe’ de gri toprak rengi anlamına gelir (Şimdi ilk yazımda belirttiğim üzere Derviş Gevr aşiretinden gelen kişilerin hem soyadlarını değiştirerek “Beyazyıldırım” hem de ocaklarının adını değiştirerek “Derviş Beyaz” yapmalarını anlayabiliyor musunuz?). Terzi Mehmet bu kerametten sonra sultan Alaattin’den affını isteyerek Seyyid Mahmud-i Kebir’in yanında kalır.

Seyyid Mahmud-i Kebir’in Evlatları ve Kendisinin
Tunceli’den Ayrılışı

Seyyid Mahmud-i Kebir’in 2 oğlu vardır. Birisi Şah Haydar, diğeri Seyid İbrahim’dir. İkisi de babaları keramet sahibidirler. Size Şah Haydar’ın kerametini anlatayım. Şah Haydar, Zargovit Dağı’nda keçi otlatırken babası Seyyid Mahmud-i Kebir’in kendisini ziyarete gittiğinden habersizdir, arkası babasına dönüktür. Mevsim ise kıştır. O esnada keçilerden bir tanesi Seyyid Mahmud-i Kebir’i görür ve hapşırır. Şah Haydar da o esnada boş bulunarak dedesinin adı olan “Kureyş-i guru mu gördün?” der ve dönüp arkasına baktığında babası Seyyid Mahmud-i Kebir’i görür. Bu sözü atasına karşı saygısızlık olarak nitelendiren Şah Haydar, utancından Zargovit Dağı’nın zirvesine doğru çekilip gider. Keçiler de ardı sıra takip ederler. Bu kış günü Seyyid Mahmud-i Kebir köye döner, Şah Haydar ise köye dönmez. Seyyid Mahmud-i Kebir’in baba yüreği dayanmaz ve ertesi gün bir komşusunu Şah Haydar’ın durumunu öğrenmesi,onu köye getirmesi için dağa yollar. Adam dağa çıkar, zirvede Şah Haydar’ı görür. Babasının, oğlunun köye dönmesi isteğini bildirir. Şah Haydar köye dönemeyeceğini ve keyfinin de “düzgün” olduğunu söyler. Şah Haydar’ın bu dağda sır olduğu rivayet edilir. Bu dağa da “Düzgün Baba” dağı adı verilir. Bu dağ, her yıl yurdun dört bir yanından onbinlerce kişi tarafından ziyaret edilir ve kurbanlar kesilir. Seyyid Mahmud-i Kebir’in diğer oğlu İbrahim ise kendi halinde keramet sahibi bir er olarak yaşar.

Landscape image of Buckingham Palace and the gates, with a blue sky in the background

Seyyid Mahmud-i Kebir’in Hünkar Hacı Bektaş-i Veli’yi Ziyareti

300 kadar erle Hacıbektaş’a yol alan Seyyid Mahmud-i Kebir’in kafilesini görenler bu durumu Hünkâr’a bildirirler. Bunu duyan Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli, Seyyid Mahmud-i Kebir’i karşılamak için bir kayaya biner ve kaya Allah’ın emriyle kuş gibi uçar. Bu iki er, Kaypakkaya tabir edilen yerde buluşurlar. Seyyid Mahmud-i Kebir, Hünkâr’ın kayayı yürüttüğünü görünce aslandan iner, zehirli yılanı serbest bırakır, düğmelerini ilikler ve Hünkâr’a karşı nezaketsizlik ettiğini düşünerek elini öper. Çünkü Hünkâr cansız kayayı harekete geçirmiştir (Bu arada iki er de 7. İmam Musa-i Kazım’ın soyundandırlar ve akrabadırlar.). İlçe dışında Kaypakkaya denilen bu mevkide Hünkâr ve Seyyid Mahmut Hazretleri 300 kadar dervişle birlikte 7 gün 7 gece muhabbet ederler. Ayrılma vakti gelir ve vedalaşırlar. Bu vedalaşmadan sonra Hünkâr, Seyyid Mahmud-i Kebir için şöyle buyurur: “HAYRAN OLDUM BU ERE!”. Bu ziyaretten sonra Seyyid Mahmud-i Kebir’in adı “Seyyid Mahmud-i Hayrani” olarak anılır. Seyyid Mahmud-i Hayrani Konya’da dostu sultan Alaattin Keykubat’ı ziyaret eder ve Akşehir’e yerleşir. Akşehir’de keramet ve erdemleriyle insanların gönlünde taht kurar. Nasrettin Hoca buna örnektir. Seyyid Mahmud-i Hayrani, Mevlana ile de tanışır ve kendisinden çok etkilenir. Akşehir’e yerleşen Seyyid Mahmud-i Hayrani bir daha Tunceli’deki Zeve köyüne dönmez. Türbesi Akşehir’de Hayrani mahallesindedir.

Landscape photo of the Throne Room at Buckingham Palace; red carpet and red and gold panelled walls, intricate white pillar design and gold on the ceiling; two red thrones on a red platform

Hacı Kureyş Evladının Gal Meme Sır-i’ nin Kızı ile Evliliği

Hacı Kureyş Evladı’nın evliliği için Nazımiye yakınında Galmem köyünde yaşayan Lolan Aşireti’nden Gal Meme Sır-i adında bir zatın kızı uygun bulunur ve bu evlilik gerçekleştirilir. Gal Meme Sır-i’nin kızından 2 erkek evlat dünyaya gelir. 1.si Seyyid Mahmut (Derviş Mahmut), 2.si Mevali’dir. Seyyid Mahmut’un da 6 tane erkek çocuğu oluyor: 1) Seyid Ali 2) Seyid Kali 3) Seyid Hüseyin 4) Seyid Gülabi 5) Seyid Ahmet 6) Seyid Kudan Mevali’nin de 2 çocuğu oluyor: Seyid Hasan ve Seyid İsmail. Bu evlilikten sonra Kavağa Dezevana ağacının altına bırakılan cenazelerin kurtlar tarafından götürülmediği görülüyor ve cenazeler halk tarafından toprağa veriliyor. Yukarıda adları yazılı bu Hacı Kureyş evlatları, Kureyş Baba’nın oğlu Seyyid Mahmud-i Kebir’in nam-ı diğer Seyyid Mahmud-i Hayrani’nin soyundan olup öncelikli olarak Tunceli, Erzincan, Elazığ, Bingöl, Muş, Adıyaman olmak üzere Anadolu çeşitli yerlerine göç ederek “Kureyşanlılar” olarak anılmaktadırlar. Bu sıfat, yörede yaşayan 12 aşiretin ileri gelenleri 1225 tarihinden itibaren kullanılmıştır.