Hakkında
Alevinin kültürünün en önemli sembolleri arasında yer alan ve her daim bereketi simgeleyen Ana Fatma'nın sırlarla dolu hikayesi burayı ziyarete gelenleri kendisine bağlamaktadır. Dersim-Ovacık yolu üzerinde bulunan ve Alevi kültürünün en önemli sembolleri arasında gösterilen Ana Fatma, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendisine çekerek çıra yakılıp dua edilen yerlerdendir. Alevilik inancının merkezi kabul edilen Dersim’deki bu yer Munzur Vadisi üzerindedir. Kerbela’da katledilen Hz. Hasan ile Hüseyin’in anneleri olan Ana Fatma’nın her daim bereketi temsil ettiğine inanılmaktadır. Ana Fatma ziyaretgahı esasen bir su kaynağıdır. Daha sonrasında üzerine türbe yapılan bu yer her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Rivayetlere göre; Cebrail bir gün dünyaya gönderilir. İki gidişinde de dünyada bir şey göremeyince Hak onu bir kez daha dünyaya gönderir. Cebrail her ne kadar ümitsizliğe kapılsa da etrafına bakarken bir ışık görür ve sonrasında da duyduğu kokudan mest olur. Sonrasında başında kırmızı taç, kulağında kırmızı küpe ve boynunda yeşil madalyon olan bir kadının ağladığına rastlar. Cebrail bunun ne manaya geldiğini Hak’ka sorar. Hak ise gördüğü ışığın ümitsizlik anında kendi nurunun ortaya çıkmasıdır ve o ışık Fatma Ana’dır. Koku da onun kudretinin kokusudur. Kırmızı taç Ali, yeşil madalyon Hasan ve kırmızı küpede Hüseyin’dir. Fatma Ana bu nedenden ağlamaktadır. Alevi inanç merkezlerinde, ziyaret ve cem evlerinde yakılan mum ya da yağlı bezlerin hepsinin “ Ana Fatma nuru” olduğu söylenmektedir.
Bereketin sembolü olarak gösterilen Ana Fatma için hamur teknesi, hamurun kendisi, sac, oklava ve bunun gibi ekmek yapmak için kullanılan tüm malzemelere onun adı verilir ve onunla anılır. Buralarda pişirilen ekmekler ve lokmalar ise “ Ana Fatma lokması” olarak adlandırılır. Bir kadın öldüğünde onun gözleri saçları ile kapatılıp beyaz örtü ile bağlanır ki sorgu melekleri geldiği zaman kadın korkmasın ve melekler bilsinler ki bu ölen kişi bir kadındır ve Fatma Ana şefaatine kadirdir. Ana Fatma hikayesi aslında peygamberler dönemine dayanmaktadır. Çünkü Ana Fatma, Hz. Muhammed’in kızıdır. Bir efsaneye göre; Ana Fatma, Cebrail ile birlikte cennete gider ve orada hiç tanımadığı iki çocuğa rastlar. Cennette oynayan çocukların biri yeşil diğeri de kızıl başlıdır.
Bunların kim olduğunu sorduğunda, doğacak çocukları olduğunu; neden farklı renkte olduklarını sorduklarında ise, yeşil başlı olanın Hasan isminde olduğunu ve zehirlenerek öleceğini, kızıl başlı olanın da Hüseyin olduğunu ve Kerbela’da şehit edileceğini öğrenir. Ana Fatma, cennetten çıkmasının ardından doğmamış çocuklarının yasını tutmaya başlamıştır. Bu nedenle Ana Fatma’yı her yıl ziyaret edenlerin onun yasına ortak oldukları için buralara gelenlerdir. Hz. Hasan ve Hüseyin’in annesi Ana Fatma ay ile özdeşleştirilir, Ay’ın sureti olarak adlandırılır. Özelliklede dolunayın çıktığı zamanlarda ışığın vurduğu yeri kutsal sayarak öpen kadınlar, Ana Fatma’ya dua ederek güne başlarlar. Bereketi temsil ettiğine inanılan Ana Fatma için özellikle Dersimli kadınlar kendisine büyük saygı duyarlar ve sık sık ziyarette bulunurlar. Ana Fatma; bilgeliği, aydınlığı ve ışığı temsil etmektedir. Burada çıra yakılarak dualar okunur ve sonrasında da Ana Fatma’yı ziyarete gelenlere lokmalar ve şekerlemeler dağıtılır.